kent geceyi soluyor
tüm yıldızlar soldu bir bir…
ben
bir
gül’ün peşindeyim nicedir.
ümidin tükenmeyen son nefesi
lal olmuş dilimin ucunda bir çığlık…
fener alayları çocukluğumun
ertelenmiş
mutluluk düşlerinden geçer..
siyah beyaz fotoğraflarda kalmış içten gülüşler.
beklemiyor değildim
göz ucuyla geldi sevi’nin müjdesi,
saklı sevdanın dayanılmaz hafifliğinde…
içimde,
hep eksik kalmış bir şeyleri tamam etme,
ve
ne varsa her şeyi paylaşma tutkusu
bir elmayı birlikte dişler gibi
ve eksildikçe çoğalmak sevginin
çağlayanlarında…
bahar-ı ömrümsün gül’üm,
-son-suz ve imkansız bir sevi’nin
sahrasında yaşadığım…
kanadı kırık bir ebabilin
yeniden uçmayı öğrendiği gibi
ben hep sana geldim gül’üm,
kırık-dökük ümitlerimle ve dünden kalan
korkularım
ayrılık saatlerinde
sensizliğin acısını taşıdım damarlarımda,
güneşi gören kardelenin boyun büküşü gibi…
ne denli uzun olsa da sensizlikler
ümidimi yitirmedim,
seni düşledim Gül’üm,
kozasını ören kelebeğin ölümü beklediği gibi…
çaresizlik
yangın alazlarında hüznü tanelerken
kendi küllerinden yaratır kendini aşk,
O
bir ’Anka’ dır ki yeryüzüyle başlar öyküsü
ve
gelir oturur yüreğimizin kuytusuna…
kuşatsa da dört bir yanımızı hasretler,
bize
umudu büyütmek düşer
saklımızda
sevgi tanımazlara inat...
düş umudun can suyudur tükenmez hiç,
göğüs kafesindeki ebabilin
sessiz çığlığıdır inat,
yol alır hep sevinçlere…
ertelenmiş ne varsa bugüne,
mutluluk adına yüreğimin
umuda çiçeklendiği
ve
hasretle büyüttüğü
ömrümün baharısın gül’üm
bahar-ı ömrümsün…
Ali GENÇLİ
tüm yıldızlar soldu bir bir…
ben
bir
gül’ün peşindeyim nicedir.
ümidin tükenmeyen son nefesi
lal olmuş dilimin ucunda bir çığlık…
fener alayları çocukluğumun
ertelenmiş
mutluluk düşlerinden geçer..
siyah beyaz fotoğraflarda kalmış içten gülüşler.
beklemiyor değildim
göz ucuyla geldi sevi’nin müjdesi,
saklı sevdanın dayanılmaz hafifliğinde…
içimde,
hep eksik kalmış bir şeyleri tamam etme,
ve
ne varsa her şeyi paylaşma tutkusu
bir elmayı birlikte dişler gibi
ve eksildikçe çoğalmak sevginin
çağlayanlarında…
bahar-ı ömrümsün gül’üm,
-son-suz ve imkansız bir sevi’nin
sahrasında yaşadığım…
kanadı kırık bir ebabilin
yeniden uçmayı öğrendiği gibi
ben hep sana geldim gül’üm,
kırık-dökük ümitlerimle ve dünden kalan
korkularım
ayrılık saatlerinde
sensizliğin acısını taşıdım damarlarımda,
güneşi gören kardelenin boyun büküşü gibi…
ne denli uzun olsa da sensizlikler
ümidimi yitirmedim,
seni düşledim Gül’üm,
kozasını ören kelebeğin ölümü beklediği gibi…
çaresizlik
yangın alazlarında hüznü tanelerken
kendi küllerinden yaratır kendini aşk,
O
bir ’Anka’ dır ki yeryüzüyle başlar öyküsü
ve
gelir oturur yüreğimizin kuytusuna…
kuşatsa da dört bir yanımızı hasretler,
bize
umudu büyütmek düşer
saklımızda
sevgi tanımazlara inat...
düş umudun can suyudur tükenmez hiç,
göğüs kafesindeki ebabilin
sessiz çığlığıdır inat,
yol alır hep sevinçlere…
ertelenmiş ne varsa bugüne,
mutluluk adına yüreğimin
umuda çiçeklendiği
ve
hasretle büyüttüğü
ömrümün baharısın gül’üm
bahar-ı ömrümsün…
Ali GENÇLİ
Uzun zamandır ara vermiştin, bu güzel şiir için teşekkürler.
YanıtlaSilDeğerli blog yöneticisi makaleleriniz Vip danişmanlık olarak çok beğendik. Ekibimiz olarak başarılarınızın devamını dileriz.
YanıtlaSil