Ana içeriğe atla

SEVDİN SANMIŞTIM

Nasıl girdinse, öylece sessizce çıkacaksın hayatımdan bir gün. Suskunluğun bu
anlama mı geliyor, olumsuz da olsa bir yanıt vermemen... Ya da umutlanmalı mıyım buna, sessizliğine, bilemiyorum. kararsızlığına mı işaret böyle davranman?
Yoksa yanıt vermeye bile değmediğimi mi düşünüyorsun… Her karşılaştığımızda gözlerini gözlerimden kaçırmana bir anlam veremiyorum… Sessizliğin beni umutsuzluğa sürüklüyor… Her geçen an, bir parçanı alıp götürüyor benden erişilmeze… Ve bir gün tümden çıkarsan dünyamdan… Ben seni hep son günkü halinle anımsayacağım.
Senin en güzel halin neydi diye düşünüyorum. Ve içimden bir ses günler öncesine götürüyor beni..Bana geldiğin ıslak sabahları, bir ürkek ceylan gibi kollarıma atıldığın sabahları anımsıyorum ... Dudağındaki tomurcuğu özlüyorum en çok…
Gülünce gözlerinde açan gülleri… Seni her durumda içimde hissedebiliyorum.
İşte, geceler boyu çekilmez yalnızlığımın tek güzel yanı bu. Sen ne kadar anlayabilirsin? Bilemiyorum… Ama benim gibi, her şeyden ve herkesten uzak bir hayatın olsaydı bunun ne demek olduğunu belki o zaman anlardın. Bir zamanlar benim mülteci hayatı yaşadığım yerdesin şimdi… Yaşamımızın ilk kesiştiği yerde…Seni ilk öptüğüm…Bir bütün olup birbirimiz tamamladığımız yerdesin şimdi… Nasıl da şefkatli davranmıştın bana ağrılarım artığında…Yıllardır özlemini çektiğim şefkati göstermiştin bana…Ansızın çıkıp gelmesiydin yıllar öncesinden hasretle beklenen sevgilinin…
Aynı odada,seni düşlediğim yataktasın,sensiz geçmeyen, hasretler dizelediğim gecelerden geçiyorsun şimdi…
Aynı aynada saçlarını tarıyorsun, aynı pencereden bakıyorsun…Şimdi yine seninle yalnızım , gece ertesi güne yol alıyor…Ferhat göçer söylüyor. “Bana ne gelecekse dünyanın sonu, bitecekse bitsin bu hayat yolu…”Günler ötesinden geliyor yüreğimin sesi olmuş sözler...
Biliyorum seni de uyku tutmamıştır…Yaşadığın zorlukları, acılarını ve çaresizliğini yüreğimin derinliklerinde hissediyorum, inanamaz olsan da… Seni kavrayamayacağın kadar, hiç kimsenin
sevemeyeceği kadar çılgınca seviyorum... Şimdi, şu an yatıyorsundur. Bir sigara yakmış
yatağının ucunda yaşadıklarını ve benim sana söylediklerimi ve hatta benimle yaşadıklarının bir
hata olduğunu düşünüyorsundur. Kanayan yarayım senin için biliyorum. Bir hata.
Bir yanlış. Oysa sadece sevmiştim seni. Hala aklımdan çıkmıyorsun.
İlk sevdiğim değildin belki, ama son olacaksın inanman zor olsa da… Seni asla unutmayacağım. Dünyada olduğumu unutsan bile, ben yine bıraktığın yerde
olacağım, sana olan sonsuz sevgimle... Bir lamba var biliyor musun, ölgün
ışıklı sokak lambası...Dönüş yolumuzda, altında dolmuş beklediğimiz bir gece yarısı, çılgınlığın tam ortasında olduğumuz saatlerde, o lambanın altından her geçişte yüreğim kanıyor yeniden yeniden… Sitemlerini anımsadıkça…
Beni, usuma gelmeyen çılgınlığa zorladığın parktaki kesilmiş ağacın çevresinde oynayan mutlu çocuklara bakıp seni yaşayacağım. Gülümseyerek anımsayacağım o geceyi… 2009-Kasım  ALİ GENÇLİ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HER ÇOCUK BİR EVRENDİR

ÇOCUKLAR Biz çocuklar, Yarını aydınlatacak            güneşiz. Sarı siyah beyaz, Ayrım yok Hepimiz kardeşiz.  Ali Gençli   OKULA   GELDİM Biraz ürktüm, biraz çekindim. Annemin elini tuttum da geldim. Çantam defter, kalem, kitap dolu. Çok   uzun geldi bana okul yolu. Neşeliydi hep, okula gelen çocuklar. Okular açıldı diye şenlendi sokaklar. Öğretmenimiz bizi çok sever. Öğreneceğiz ondan nice bilgiler.  Ali Gençli SIRTIMDA   ÇANTAM Sırtımda çantam Okul yolundayım. Trafiğe uyuyorum Yolun solundayım. Çantam dolu kitap defter. Saymakla bitmez birer birer. Mendilim cebimde, Tırnaklarım kısa. Dikkat ederim temizliğe, Arkadaş oldum suyla, sabunla.  Ali Gençli ÖĞRETMENİM Sıcacık bakışın sarar bizi, Bilgilerin ısıtır içimizi, Senden alırız ilk sevgimizi, Benim canım öğretmenim. Uzatırız küçücük ellerimizi, Sevgi doldurursun   kalbimizi, Sana borçluyuz tüm bilgimizi, Benim canım öğretmenim. ...

KİTAP EN İYİ DOSTTUR

ALİ GENÇLİ

         1954 Yılında Keşan’da doğdu. Edirne Erkek Öğretmen Okulu’nu 1974 yılında bitirdi.  Bir yıl Küre ilçesinde öğretmenlik yaptı. 1976 yılında girdiği, İstanbul Atatürk  Eğitim  Enstitüsü Türkçe Bölümüne iki yıl  devam edebildi. Okulu bırakmak zorunda kalınca, Devrek ilçesinde yeniden göreve başladı. 1976 -1978 arasında öğrencilik yıllarında, Beyoğlu’nda bir figüranlık bürosunda çalıştı. Elliye yakın filmde figüran olarak rol aldı.       Sinema Emekçileri Derneği kuruluş çalışmalarına katıldı. Öğretmenliğe döndükten sonra, Devrek’in çeşitli köylerinde, 1980 yılına değin çalıştı. Aynı dönemde  öykü ve şiirleri   çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandı. 1980 yılından 1987 yılına değin, Bandırma ve Manyas ilçelerinde görev yaptı. Daha sonra atandığı, İzmir’in Konak ilçesinde çalışırken 1984 yılında kendi isteğiyle SHÇEK Bandırma Çocuk Yuvasında göreve başladı.       Öğretm...